Suriyeli Okul Dışı Kalmış Çocuklar ile İlgili Analiz Raporu
Türkiye Ülke Raporu
- Mevcut:
- Türkçe
- English
Öne çıkanlar
Türkiye son altı yıldır dünyada en çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Türkiye’deki dört milyonu aşkın mülteci ve sığınmacı arasında 3,6 milyondan fazla Suriyeli ve 1,7 milyondan fazla çocuk bulunmaktadır. Türk hükümeti, mülteci akınının getirdiği önemli zorluklara rağmen, geçtiğimiz on yılda Suriyeli mültecileri ağırlamak, eğitim sistemi de dâhil olmak üzere onları toplumsal yaşamın tüm alanlarına dâhil ve entegre etmek yolunda takdire şayan çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Sonuç olarak Türkiye’de okul dışındaki çocukların yüzdesi 2014 ve 2020 arasında yaklaşık %30 düşmüştür. Bununla birlikte, yaklaşık 400.000 mülteci çocuk okul dışı kalmaya devam etmektedir. Eğitime erişim genişlemeye devam ederken, kaydedilen ilerleme hızı son yıllarda düşmüştür. Bunun nedenini anlamak için UNICEF ve Millî Eğitim Bakanlığı, her mülteci çocuğun eğitime dâhil edilmesi çabalarını tamamlar nitelikte bir karma yöntem araştırmasını harekete geçirmiştir. Bu çalışma, kanıt temelli eylemler yoluyla çocuklar için olumlu sonuçlar üretmek amacıyla politika yapıcılar, uygulayıcılar ve araştırmacılar arasında kurulan güçlü bir ortaklık örneğidir.
Covid-19 pandemisi ve Şubat 2023’te meydana gelen depremler dolayısıyla ortaya çıkan öğrenme kayıplarının telafisi bağlamında düşünüldüğünde bu araştırmanın önemi artmaktadır. Bu krizler eğitim sisteminin dışında kalma ve öğrenme kaybı risklerini artırdığı için, okul dışındaki veya risk altındaki çocuklar bu tür krizlerin sosyal ve ekonomik etkileri karşısında özellikle kırılgandırlar. Çalışma, okul dışındaki çocukların profillerini oluşturmak ve eğitim dışı kalmalarına yol açan bariyerleri analiz etmek üzere sağlam süreçlerden ve titiz analizlerden faydalanmıştır. Çalışma, çeşitli ortakların gerçekleştirdiği iyi uygulamalara yer verir; söz konusu bariyerlerin kaldırılmasına yönelik mevcut yaklaşımlardaki boşlukları belirler ve gelecekte etkili bir şekilde ilerleme kaydetmek için politika tavsiyeleri sunar.
Sonuç olarak, aksi takdirde dezavantajlı veya kırılgan konumda kalacak olan gelecek nesil çocukların hayata daha sağlam bir başlangıç yapmaları, zorunlu eğitimi bitirmeleri ve yüksek öğretim fırsatlarına daha yüksek oranda erişim sağlamaları için güçlü yatırımlar gerekmektedir. Bu tür yatırımlar çocukların hayatını olumlu yönde değiştirecek ve yoksulluk ve dezavantaj döngülerini kırmalarını sağlayacaktır. Umarım ki bu kapsamlı belge hepimizi toplu eyleme geçmek ve beraber çalışmak konusunda teşvik eder; bu çalışmalar çok sektörlü sinerji ve eylemlerle desteklenir ve destekleyici hizmetlere, özellikle eğitime kaliteli, kapsayıcı ve devamlı erişim sağlanır.